Nevşehir’in bulunduğu bölge, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İlk yerleşim izleri Neolitik döneme kadar uzanırken, Hititler, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklular bu topraklarda hüküm sürmüştür. Bölgenin stratejik konumu ve zengin doğal kaynakları, tarih boyunca önemini korumasını sağlamıştır. Özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde Kapadokya olarak bilinen bu bölge, dini ve ticari merkezlerden biri olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, bugünkü Nevşehir’in bulunduğu yerleşim yeri “Muşkara” adıyla bilinmekteydi. Muşkara, küçük bir köy ya da kasaba olarak varlığını sürdürmekteydi ve o dönemde çok fazla öneme sahip değildi. Halkın temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktı. Bölge, Osmanlı yönetimi altında diğer önemli ticaret yollarının biraz dışında kalmıştı.
18. yüzyılın başlarında, Muşkara köyü önemli bir değişim sürecine girdi. Osmanlı Devleti’nin Sadrazamı Damat İbrahim Paşa, Muşkara’da doğmuştu. İbrahim Paşa, doğduğu yere olan sevgisi ve bölgeye katkı sağlama isteğiyle köyün gelişimine büyük yatırımlar yaptı. Camiler, medreseler, hamamlar ve kervansaraylar inşa ettirerek Muşkara’yı yeniden imar etti. Bu yatırımlar sayesinde köy, kısa sürede bir şehir görünümüne kavuştu.
Bu kapsamlı değişim ve gelişim sürecinin ardından, Muşkara’nın adı “Nevşehir” olarak değiştirildi. Farsça “nev” (yeni) ve Türkçe “şehir” kelimelerinin birleşmesinden oluşan Nevşehir ismi, bölgenin yenilenmiş ve kalkınmış yapısını simgeliyordu. Böylece, Damat İbrahim Paşa’nın katkılarıyla küçük bir köy olan Muşkara, yeni bir şehir kimliği kazanmış ve günümüze kadar Nevşehir adıyla anılmaya devam etmiştir.