Kars isminin kökeni hakkında farklı teoriler bulunmaktadır. En yaygın görüşlerden biri, adının Karsak (Karsaklı) Türklerinden geldiğidir. Karsaklar, eski Türk boylarından biridir ve Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden bu boyun, bölgeye yerleşerek şehre kendi adını verdiği düşünülmektedir. Tarihî kaynaklara göre, bu boyun üyeleri hayvancılık ve savaşçılık ile tanınmış ve bölgenin ilk Türk hâkimiyetlerinden biri olmuştur. “Kars” isminin bu kökenden türediği, Osmanlı ve Selçuklu belgelerinde de belirtilmiştir.
Bir diğer teoriye göre, Kars ismi Gürcüce “Kari” (kapı) kelimesinden gelmektedir. Eski çağlardan itibaren Kars, Kafkasya ile Anadolu arasında bir geçit ve stratejik bir sınır bölgesi olarak önemli bir rol oynamıştır. Gürcüler ve Ermeniler de Kars’ı önemli bir kale şehri olarak görmüş ve bu nedenle “kapı” anlamına gelen “Kari” kelimesini kullanmış olabilirler. Bu teoriye göre, Kars ismi zamanla değişerek bugünkü hâlini almıştır.
Tarihsel olarak, Kars bölgesi Urartular, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ve Ruslar gibi birçok büyük medeniyetin egemenliği altında kalmıştır. Bagratlı Gürcü Krallığı ve Ermeni Krallıkları, Orta Çağ boyunca Kars’ı önemli bir kültürel ve siyasi merkez olarak kullanmıştır. 1064 yılında Selçukluların Anadolu’ya girişiyle birlikte, Kars Türkleşmeye başlamış ve Türk-İslam kültürünün etkisi altına girmiştir.
Osmanlı döneminde, Kars Doğu Anadolu’nun en önemli savunma merkezlerinden biri hâline gelmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası şehir, 40 yıl boyunca Rus hâkimiyetinde kalmış ve 1918’de Osmanlı’ya geri katılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Kars, Türkiye’nin doğusundaki en stratejik şehirlerden biri olarak konumunu korumuştur. Günümüzde Kars, Ani Harabeleri, taş mimarisi ve zengin kültürel yapısı ile tarihî önemini sürdürmektedir. Şehrin ismi, hem Türk boylarının hem de bölgenin tarihî geçmişinin bir yansıması olarak varlığını devam ettirmektedir.