Antalya isminin kökeni, Helenistik döneme kadar uzanmaktadır. Şehir, MÖ 2. yüzyılda Bergama Kralı Attalos II Philadelphos tarafından kurulmuştur. Kral Attalos, askerlerine “Bana yeryüzündeki cenneti bulun” emrini vermiş ve askerler, bugünkü Antalya’nın bulunduğu kıyıları keşfetmiştir. Bu bölgeyi beğenen Attalos, burada bir şehir kurmuş ve kendi adını vererek şehri “Attaleia” olarak adlandırmıştır. Şehrin adı, zamanla değişime uğrayarak önce “Adalia”, ardından da günümüzde kullanılan “Antalya” şeklini almıştır.
Roma döneminde Attaleia, önemli bir liman kenti olarak gelişmiştir. Roma İmparatorluğu, şehri bir ticaret ve deniz üssü olarak kullanmıştır. Özellikle İmparator Hadrianus döneminde şehir büyük bir önem kazanmış ve Hadrian Kapısı gibi önemli mimari eserler inşa edilmiştir. Roma dönemindeki belgelerde şehrin adı hâlâ “Attaleia” olarak geçmektedir. Bu dönemde Antalya, hem ticaret yollarının kesişim noktası olması hem de Akdeniz’deki stratejik konumu nedeniyle gelişmeye devam etmiştir.
Bizans döneminde Antalya, Hristiyanlık açısından önemli bir merkez hâline gelmiştir. Haçlı Seferleri sırasında, Haçlılar için önemli bir liman olarak kullanılmıştır. Bizans kaynaklarında şehrin adı yine “Attaleia” olarak geçerken, Arap coğrafyacıları şehri “Antaliya” veya “Antaliye” olarak adlandırmıştır. Bu dönemde, şehir hem ticaret yolları hem de Doğu Akdeniz’in önemli bir savunma noktası olarak varlığını sürdürmüştür.
Selçukluların 13. yüzyılda Anadolu’ya hâkim olmasıyla birlikte, Antalya Türklerin egemenliğine girmiştir. Selçuklular döneminde şehir, ticaretin ve denizciliğin merkezi olarak daha da büyümüştür. Yivli Minare gibi önemli eserler bu dönemde inşa edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise Antalya, Akdeniz’de önemli bir liman şehri olarak kullanılmaya devam etmiştir. Cumhuriyet döneminde ise şehir resmî olarak “Antalya” adını almıştır. Böylece, Bergama Kralı Attalos’un adını taşıyan bu antik kent, köklü geçmişiyle günümüzde de önemini korumaktadır.